Bir gece
liseden dört erkek arkadaş bana gelmişler ve sohbet ortamı için bir takım cips
kola gibi nevaleler almışlardı. Eski günlerden, şuradan buradan konuşurken
aramızda seksopalitesi en yüksek olan arkadaşım Fehmi internette gezinirken es
kaza eline bir eskort telefon numarası geçtiğini söyledi. Durumu hemen
kabullenen arkadaşlarım Fehmi’ye, insan nasıl internette öylece gezinirken es
kaza eskort numarası bulur gibi mantık içi bir soru sorma gereksinimi duymadı.
Bu arada bilmeyenler için söyleyelim eskort kadının orospusuna deniliyor.
Sürekli sözler verip verdiği sözleri tutmayan hemcinslerime ise erkeğin
orospusu deniliyor. Hemen organize olan arkadaş grubu bu paylaşımcı bayanı aramak
fikrinin hiç de mantıksız olmadığını düşünmeye başladı. Peki, aranacaktı da ne
denecekti? Eskort piyasasının durumundan mı söz edilecekti? Arandıktan sonra
kurulacak ilk cümle karşı tarafa tecrübesiz olduğumuzu çaktırmamak için çok
önemliydi. Gayet tok ve işin ehli bir ses tonuyla son derece net bir cümle ile
başlanılmalıydı. Bu aşamadan önceki ilk sorun kimin arayacağıydı. Ortamda bu
sorunun sorulması üzerine derin bir sessizlik oluştu. Bu konuşmayı yapacak kişi
aramızda ki en cesur kişi olmalı diye söze giren Fehmi, göz ucuyla da grubun
salağı Suat’ı kesiyordu. Suat maddi imkansızlıklardan dolayı bizden yaşça büyük
olmasına rağmen evlenememişti. Biraz daha gaz verdikten sonra, peki kim
arayacak şimdi diye sordu Fehmi. Ben diye atılan Suat ortamdaki kişilerin neden
gülmeye başladığını anlamaya çalışırken telefon çoktan çalmaya başlamıştı bile.
Sessiz bir tonda ilk cümlenin çok önemli olduğunu hatırlatıyordu Fehmi. Telefon
ulusa sesleniş modunda son ses çalmaya devam ediyordu. Açmayacak herhalde diye
söylenirken bir ses geldi.
Merhaba aşkım…
Suat çok beklemeden o önemli ilk
cümleyi kurdu.
- Merhaba, Madonna Nurcan mı?
- Evet hayatım ne vardı?
- Pardon bir şey sorabilir miyim?
- Tabi sor aşkım.
- Siz orospu musunuz?
Diye akıl
almaz bir soru sordu Suat. Bu kadar ilk cümlenin öneminden bahsederken böyle
bir soru hepimizi sinirlendirmişti. Ne yalan söyleyeyim ben biraz güldüm.
Suat’ın soru cümlesi bittikten sonra telefonda uzunca bir sessizlik oldu. Tam o
sessizlikten yararlanarak yeni bir soru sormaya yeltenen Suat’ı elimin tersi
zor tuttu. Telefon acaba kapandı mı derken Madonna Nurcan konuşmaya başladı.
- Evet aşkım ben orospuyum.
Gibi aslında şaşırtıcı olmayan ama
durum itibari ile şaşırtıcı olan o cevap geldi. Suat konuşmaya devam etti.
- Peki sizin saatlik ücretiniz nedir?
- 250 normal 350 ful muamele hayatım.
- Ciddi olamazsınız.
- Gayet ciddiyim aşkım, istersen koy cebine 350 lira sonra gel koy…
Tam o
esnada hat kesilir gibi oldu net duyamadık ne dediğini. Suat bu fiyat hesabını
düşünmeye başladı. Kısık sesle günde 3 müşteri gelse ayda yaklaşık 30 bin lira
yapar diye bağırmaya başladı. Madonna Nurcan, Suat’ı onaylarcasına,
- aşağı yukarı dedi.
Suat çılgına dönmüştü. Evin içinde
bir o yana bir buyana koşarak
“ben orospu olucam” diye
haykırıyordu.
Bende
peşinden, bunun yıllar önce yani doğumuyla birlikte ortadan kalktığını anlatmaya
çalışıyordum. Telefonu kapatıp Suat’ı sakinleştirdikten sonra tam bir hafta
boyunca her gün orospu olamayacağı, eğer öyle büyük paralar kazanmak istiyorsa
ticarete atılması gerektiği yönünde rehabilite çalışmaları yaptım. Bir haftanın
sonunda orospu olmaktan vazgeçen Suat bu kez de pezevenk olmaya karar verdi.
Suat’a aynen şu cümleyi kurdum;
- “yahu Suat bu kadar hızlı terfi edilen meslekten insana hayır gelir mi? Hem ben sana ticaret yap derken kadın al sat demedim, daha başka şeyler yap dedim.”
Bu tür
uzun konuşmaların ardından Suat’ı güç bela pezevenklikten de vazgeçirdim.
Suat’ı görmek isterseniz şuan plastik sanayi de şişme kadın üretip satıyor.
Yakında evlenecek. Üstelik gelin %100 birinci kalite plastikten.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder