31 Mart 2020 Salı

Yusuf








Kayboluyoruz
Bu kuyunun dibi derinmiş Yusuf.
Atlarken bilemedim,
Çıkarım sandım, yanıldım.
Kayboluyoruz Yusuf.
Adımızı hatırlamayacak artık kimse bil.
Bu işin Mısır'ı mı kaldı sanıyorsun?
Sende benim gibi yanılıyorsun.
Bu kuyunun dibi derin Yusuf.
Çıkma telaşesinde daldıkça boğuluyorsun.
Kayboluyorsun!

Nereye varacağız şimdi?
Şöyle çevrene bir bak,
Dört bir yanımızda sahra,
İnsanlar hastalıklı,
Nereye gideceğiz?
Hangi kadın kabul eder bizi koynunda yatıya?
Hala Mısır diyorsun.
Bir halt kalmadı Mısırda
Bir yer biliyorum.
Değerli sandığın bu çölden çok uzaklarda,
Bereketli bir ovada,
Yemyeşil bir tarlanın ortasında, kocaman bir çınar ağacı
Kökünde bir mezarlık.
Nereden baksan hepsi akrabam sayılır.
Hiçbirinin yüzünü görmüşlüğüm yok.
Onun gövdesinde oturmak var şimdi,
Bir sigara yakmak.
Kaybolmadan.
Nereye gideceğiz biz şimdi Yusuf?
Hırsımızın derin kuyusunda boğulmadan
Nereye gideceğiz?

25 Mart 2020 Çarşamba

Suat’ın Önlenemez Yükselişi








Bir gece liseden dört erkek arkadaş bana gelmişler ve sohbet ortamı için bir takım cips kola gibi nevaleler almışlardı. Eski günlerden, şuradan buradan konuşurken aramızda seksopalitesi en yüksek olan arkadaşım Fehmi internette gezinirken es kaza eline bir eskort telefon numarası geçtiğini söyledi. Durumu hemen kabullenen arkadaşlarım Fehmi’ye, insan nasıl internette öylece gezinirken es kaza eskort numarası bulur gibi mantık içi bir soru sorma gereksinimi duymadı. Bu arada bilmeyenler için söyleyelim eskort kadının orospusuna deniliyor. Sürekli sözler verip verdiği sözleri tutmayan hemcinslerime ise erkeğin orospusu deniliyor. Hemen organize olan arkadaş grubu bu paylaşımcı bayanı aramak fikrinin hiç de mantıksız olmadığını düşünmeye başladı. Peki, aranacaktı da ne denecekti? Eskort piyasasının durumundan mı söz edilecekti? Arandıktan sonra kurulacak ilk cümle karşı tarafa tecrübesiz olduğumuzu çaktırmamak için çok önemliydi. Gayet tok ve işin ehli bir ses tonuyla son derece net bir cümle ile başlanılmalıydı. Bu aşamadan önceki ilk sorun kimin arayacağıydı. Ortamda bu sorunun sorulması üzerine derin bir sessizlik oluştu. Bu konuşmayı yapacak kişi aramızda ki en cesur kişi olmalı diye söze giren Fehmi, göz ucuyla da grubun salağı Suat’ı kesiyordu. Suat maddi imkansızlıklardan dolayı bizden yaşça büyük olmasına rağmen evlenememişti. Biraz daha gaz verdikten sonra, peki kim arayacak şimdi diye sordu Fehmi. Ben diye atılan Suat ortamdaki kişilerin neden gülmeye başladığını anlamaya çalışırken telefon çoktan çalmaya başlamıştı bile. Sessiz bir tonda ilk cümlenin çok önemli olduğunu hatırlatıyordu Fehmi. Telefon ulusa sesleniş modunda son ses çalmaya devam ediyordu. Açmayacak herhalde diye söylenirken bir ses geldi.
Merhaba aşkım…
Suat çok beklemeden o önemli ilk cümleyi kurdu.
  • Merhaba, Madonna Nurcan mı?
  • Evet hayatım ne vardı?
  • Pardon bir şey sorabilir miyim?
  • Tabi sor aşkım.
  • Siz orospu musunuz?

Diye akıl almaz bir soru sordu Suat. Bu kadar ilk cümlenin öneminden bahsederken böyle bir soru hepimizi sinirlendirmişti. Ne yalan söyleyeyim ben biraz güldüm. Suat’ın soru cümlesi bittikten sonra telefonda uzunca bir sessizlik oldu. Tam o sessizlikten yararlanarak yeni bir soru sormaya yeltenen Suat’ı elimin tersi zor tuttu. Telefon acaba kapandı mı derken Madonna Nurcan konuşmaya başladı.
  • Evet aşkım ben orospuyum.

Gibi aslında şaşırtıcı olmayan ama durum itibari ile şaşırtıcı olan o cevap geldi. Suat konuşmaya devam etti.
  • Peki sizin saatlik ücretiniz nedir?
  • 250 normal 350 ful muamele hayatım.
  • Ciddi olamazsınız.
  • Gayet ciddiyim aşkım, istersen koy cebine 350 lira sonra gel koy…

Tam o esnada hat kesilir gibi oldu net duyamadık ne dediğini. Suat bu fiyat hesabını düşünmeye başladı. Kısık sesle günde 3 müşteri gelse ayda yaklaşık 30 bin lira yapar diye bağırmaya başladı. Madonna Nurcan, Suat’ı onaylarcasına,
  • aşağı yukarı dedi.

Suat çılgına dönmüştü. Evin içinde bir o yana bir buyana koşarak
“ben orospu olucam” diye haykırıyordu.
Bende peşinden, bunun yıllar önce yani doğumuyla birlikte ortadan kalktığını anlatmaya çalışıyordum. Telefonu kapatıp Suat’ı sakinleştirdikten sonra tam bir hafta boyunca her gün orospu olamayacağı, eğer öyle büyük paralar kazanmak istiyorsa ticarete atılması gerektiği yönünde rehabilite çalışmaları yaptım. Bir haftanın sonunda orospu olmaktan vazgeçen Suat bu kez de pezevenk olmaya karar verdi. Suat’a aynen şu cümleyi kurdum;
  • “yahu Suat bu kadar hızlı terfi edilen meslekten insana hayır gelir mi? Hem ben sana ticaret yap derken kadın al sat demedim, daha başka şeyler yap dedim.”

Bu tür uzun konuşmaların ardından Suat’ı güç bela pezevenklikten de vazgeçirdim. Suat’ı görmek isterseniz şuan plastik sanayi de şişme kadın üretip satıyor. Yakında evlenecek. Üstelik gelin %100 birinci kalite plastikten.
 26.07.2016

15 Mart 2020 Pazar

Kırmızı Başlıklı Ceo Kız


                                                       

Kırmızı Başlıklı Ceo Kız




Bundan bir zaman önce, dakika olarak baksak binlerce dakika, saat olarak baksak yüzlerce saat, gün olarak baksak onlarca gün önce, Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan güzel mi güzel, doğal mı doğal, coronalı mı coronalı bir ülkede Kırmızı Başlıklı lisans mezunu bir kız yaşarmış. Bu kız işsiz güçsüz evde otururmuş. Dakikalar saatleri, saatler günleri, günler ayları kovalarken bir gün Kırmızı Başlıklı Kız’ın annesi odasından içeri girmiş. Kırmızı Başlıklı Kız’a büyükannesinin hastalandığını ve yemek yapamadığı için aç kaldığını söylemiş. Hazırladığı kurabiyeleri alıp götürmesini istemiş. Zaten evde iş ilanlarına bakmaktan sıkılan kız almış kurabiyeleri, takmış kırmızı başlığını koyulmuş yola…
            Başında kırmızı başlığı kolunda kurabiye sepetiyle başlamış yürümeye… Kaldırımlardan yürüyerek, asfaltlardan sekerek, çıkmış orman yoluna. Bu orman bildiğimiz ormanlardan değilmiş. Yakınlarında bir takım madensel faaliyetler yapıldığı için birçok bölgesi kurumuş, eski yeşilliğini kaybetmiş, bir bakıma ürkünç bir hal almış kel bir ormanmış. Kırmızı Başlıklı elinde kurabiye sepeti olan lisans mezunu işsiz kız bu ormana girmeyecekti de ne yapacaktı? Bundan daha iyi aktivite olamaz düşüncesiyle ormana girmiş.
            Ormanda yürürken aynı zamanda İnstagram’a fotoğraf atmak için İphone x smart plus’ını çıkartmış. Etrafına aylak aylak bakarak yürürken karşısına bir kurt çıkmış. Kurt onu burada elinden kaçırabileceği ihtimalini düşünerek daha garanti bir plan yapıp Kırmızı Başlıklı elinde kurabiye sepeti ve İphone x smart plus’ı olan lisans mezunu işsiz kızı avlamak istiyormuş. Kendisini görünce korkan kıza;
  •          Yo yo korkmana gerek yok ben etçil bir kurt değilim.
  •           Yaa… Peki bundan nasıl emin olacağım?
  •           Sepetinde ne var?
  •           Kurabiye.
  •           Ondan yiyebilirim mesela, hem sende inanmış olursun.

Kız, annesinin yaptığı nefis kurabiyelerden bir tane alıp kurda uzatmış. Kurt zorlanarakta olsa kurabiyeyi yemiş.

  •          Gördün mü?
  •           Tamam, etçil olmadığına inandım. Peki, benden ne istiyorsun? Kurabiyelerimi vermem çünkü bunlar büyükannemin. Ormanın sonunda evi var. Ona götürüyorum.
  •           Oradaki evi boş sanıyordum… Neyse, kurabiye falan istemiyorum. Sadece bir iş ilanı için seni rahatsız ettim.
  •           İş mi?
  •           Evet. Doğu yönünde bir firma var. Onlar çalışan arıyorlar. Senin için uygunsa başvurmanı tavsiye ederim.
  •           Öyle mi? Hiç duymamıştım. Kurabiyeleri götürdükten sonra giderim. Teşekkürler.
  •           Olmaz! Hemen gitmen lazım yoksa işi kaçırırsın. Ver ben kurabiyeleri götürürüm. Sen işini hallet.
  •           Sana neden güveneyim ki?
  •           Çünkü sen Kırmızı Başlıklı elinde kurabiye sepeti ve İphone x smart plus’ı olan lisans mezunu işsiz bir kızsın.
  •           Doğru, haklısın. Tamam, o zaman al bunları büyükanneme götür.
  •          Tamam, hadi geç kalma…

Kurt kurabiyeleri alıp oradan uzaklaşırken bir yandan da uluyarak diğer kurt arkadaşlarına haber veriyormuş. Kızı yolda karşılayacaklar ve iş görüşmesi için masaya oturtacaklarmış. Kızımız uzun ince yollardan, kısa ama hızlı adımlarla ilerleyerek kurdun tarif ettiği yere varmış. Takım elbiseli, şapkalı, gözlüklü ve kıllı birkaç kişi onu kapıda karşılamışlar. Yol gösterip içeride toplantı odasındaki yuvarlak masanın bir köşesine oturtup kendileri de masanın etrafına oturmuşlar. Kız, iş görüşmesi için geldiğini, okulunu başarıyla bitirdiğini anlatmaya başlamış. O anlatırken aralarından bir tanesi geğirmeye başlamış.
  •           Çok özür dilerim. Yemeği biraz fazla kaçırmışım. Bu sektörde daha önce çalıştınız mı?
  •           Hayır, daha önce çalışmadım.
  •          Tecrübeniz yok yani…
  •           Evet, yok ama hemen tecrübe kazanırım. Hızlı öğrenirim.

Diğer takım elbiseli kurt;

  •           Bizde gelişime açık birisini arıyorduk zaten. (Diğerlerine) Beyler ben hanımefendiye okeyim. Sizce de mahsuru yoksa diğer şartları konuşalım.

Diğer takım elbiseli kurtlardan olumlu tepki almış ve devam etmiş.
  •           İlk olarak çalışma saatlerinden başlayalım. Esnek çalışma saatlerine uyum sağlayabilir misiniz?
  •           Evet, evet sağlarım!
  •          Tamam, o halde çalışma saatleriniz sabah 8, akşam 21:30 arası olacak.

Kız, keskin bir bakış atarak şöyle demiş;
  •           Sizin gözleriniz ne kadar büyük.

Bunun üzerine diğer takım elbiseli kurt lafa girmiş;
  •           Evet, beyefendinin gözleri işe eleman alırken daha iyi seçim yapabilmek için çok işimize yarıyor. Ben size diğer konuları anlatayım o zaman. Yol ve yemek ücreti size ait.
  •           Bana mı ait? Maaştan düşeceksiniz herhalde…
  •           Sayılır.
  •           Bu arada sizin burnunuz ne kadarda büyük…

Hemen geğiren kurt araya girmiş.

  •          İşe alım sürecinde elemanlar kişisel bakımlarını yapıyorlar mı diye kontrol ediyoruz. Kokularını alma noktasında beyefendi bize çok yardımcı oluyor.
  •           Anlıyorum. Biraz terlemiş olabilirim kusura bakmayın lütfen.
  •           O halde maaş konusuna gelelim.
  •           Lütfen…
  •           Maaş olarak sizin için belirlediğimiz tutar 1700
  •           1700 mü? Yemek ve yolda bunun içerisinde yani?
  •           Evet.
  •           Olmaz beyefendi bu fiyata insan çalışır mı?

Bunu söyledikten sonra kız ayağa kalkmış ve kapıya doğru yanaşmış. Tam o sırada geğiren kurt önünü kesmiş.
  •           Nereye gidiyorsun? Gidebileceğini mi sanıyorsun?
  •           Ne demek bu? Bir dakika sizin dişleriniz neden bu kadar uzun?
  •           Seni daha iyi yiyebilmek için…

Tam kızın üzerine atlamak üzereyken kapı açılmış ve içeriye işkurcular ve polis girmiş. Durumu gören işkurcu;

  •           Bunlar insan değil! Bunlar kurt!

Bütün kurtları yakalamışlar. Geğiren kurdun karnının çok şiş olduğunu fark edince karnını açmışlar ve büyükanneyi kurdun karnından çıkarmışlar. Büyük annesini gören Kırmızı Başlıklı elinde kurabiye sepeti, İphone x smart plus’ı olan, lisans mezunu işsiz ve işverenler tarafından kanı emilmeye çalışılan kız ona tüm samimiyetiyle sarılmış. Büyükanne, torununu görünce nasihat vermek istemiş;
  •           Sen üniversiteyi bitirdin mi? İşe başlamışsındır o zaman. Aman yavrum aman, çalışın.

Kırmızı Başlıklı elinde kurabiye sepeti, İphone x smart plus’ı olan, lisans mezunu işsiz, işverenler tarafından kanı emilmeye çalışılan ve büyükkannesi tarafından nasihatlenen kızın hayatı bundan sonra da böyle sürmüş gitmiş…



15.03.2020